Aydın Mimarlar Odası Başkanı Cemre Şahin Kazıcı, Türkiye genelinde yapıların periyodik olarak denetlenmediğini ifade ederek bu konuda yasal düzenleme yapılması gerektiğini savundu. Kazıcı, yapıların yıllar boyunca çeşitli nedenlerle tahribata uğradığını hatırlatarak her yapının periyodik olarak denetlenmesi gerektiğini ifade etti. Vatandaşların sadece ürkütücü bir deprem sonrası yapılarını kontrol ettirdiklerini belirten Kazıcı, "Zemin değerleri yüksek gösterilerek daha zayıf güçlendirme ile ruhsat alabilen yapılarımız da var. Denetçiler de geçmiş süreci bilmedikleri için o raporun altında imza varsa güvenerek inşaatı rapora göre denetliyorlar ve onaylıyorlar. Ruhsattan sonraki değişiklikler de çok önemli. Bizler yapımıza ruhsatımızı aldığımız an yapı ile olan ilişki bitiyor. Yapılar yıllar geçse de ne denetlenir ne de bir şey yapılır. Ancak bir şiddetli bir deprem sonrası vatandaşlar yapımızda hasar var mı diye kontrol ederler, soruşturmaya başlarlar. Buna gerek kalmaksızın denetleme sürecinin yapının ruhsatından sonraya da periyodik olarak yayılması çok önemli. Bunun yasal düzenlemeler ile yapılması gerekli. Çünkü bu konular insan vicdanına ve ahlakına bırakılamayacak konular. Bir takım yasal zorunluluklar ve güçlü cezalandırma sistemi ile aktive edilebilecek konular. Ancak bu sistem gelene kadar vatandaşlarımız zorunlu olmadan da yapılarının periyodik olarak kontrollerinin yapılmasını sağlamalı" dedi.

"Asansörler bile yılda bir kez denetleniyor"

Yapı içerisindeki asansörlerin dahi yılda bir kez denetlendiğini ancak yapıların denetlenmediğini kaydeden Kazıcı, "Bilindiği gibi yapılardaki asansörler bile yılda bir kez zorunlu olarak denetime giriyorlar. Oysaki asansörden daha önemli olan binanın kendisidir. Binamız ne durumda bilmiyoruz. Bizler mimarlar olarak yapının iskân ruhsatına imza atan tek proje müellifleriyiz. Çünkü mimar ve mühendislerin hazırladığı tüm projelere ve sürecine hâkim olan tek meslek grubuyuz. Bu sebeple yılda bir her yapının mimarı devlet tarafından görevlendirilerek yapıların düzenli olarak denetlenmesi sağlanabilir. Belki de siz ruhsatı aldınız ama sonradan alt komşunuz bir kolonu kesti. İzmir depreminin ardından bu konular sıkça gündeme geldi. Geçtiğimiz dönemlerde İstanbul Kartal’da deprem olmaksızın bu nedenle bir bina da yıkılmıştı" diye konuştu.

"İnsanlar metrekare için her şeyi yapıyorlar"

Başkan Kazıcı, insanların metrekare için her şeyi yapar hale geldiklerini iddia ederek, "Statiğinde hesaplanmayan ekstra kat çıkarak, çatı katı teras yaparak, kolon ve bölme duvarları kaldırarak, balkonları evin kullanım alanına dâhil ederek metrekare kazanma çabasında birçoğu. Bu durum sizin güvenliğinizi riske atıyor. Bizim birden komşuların evlerine girip mahremiyetinin olduğu yerde kontrol yapmamız mümkün olmuyor. Şikâyet olmadıkça belediyeler de denetlemiyor ‘kötü’ olmamak için. Vatandaşın da kaldığı binanın durumundan haberi olamıyor bu yüzden. Öncelikle mevcut yapı envanterinin çıkartılması, her yapının tespit edilerek o yapılara birer adet yapı kimlik kartı tanımlanması gerekmektedir. İnşa sürecinde temelinden çatısına kadar, sonrasında da periyodik denetimlerde tespit edilen her müdahaleye ait bilgiler sistematik olarak bu kimlik kartlarına işlenmeli. Bu kimlik kartları örneğin e-devlet sisteminde, yapı kullanıcılarının her an ulaşabileceği şekilde şeffaf biçimde paylaşılmalı. Bu sistem yapıların güvenliğinin sağlanması kadar, vatandaşların yapılarını kontrol etmelerini kolaylaştırması açısından da sağlıklı olacaktır." diye konuşarak sorunlu olan binaların tespitinin yapılması ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğini belirtti.

"Bilgi birikimimiz ile depremde yıkılmayacak binalar yapabiliriz"

Türkiye'deki mimar ve mühendislik bilgilerinin depremlerde yıkılmayacak yapılar yapmaya elverişli olduğunu ifade eden Kazıcı şöyle konuştu; "Eski yapı yıkılır diye bir şey yok. Bizim yüz yıllarca ayakta kalan yapılarımız var. Okul döneminde İtalya’da eğitim aldım. O dönemde ikamet ettiğim yapı 200 yıllık bir konuttu. Biz Türkiye’de bu tür yapıların sadece kamu yapıları olduğunu görüyoruz. Camiler ve kültür yapıları bu konuda ağırlıkta oluyorlar. Ama aslında konutlar da bu kadar uzun süre ayakta ve sağlıklı kalabilirler. Bunun için sadece düzenli kontrol ve bakımlarının yapılması gerekmekte. Özellikle deprem bölgesinde olduğumuz için bunun öncelik kazanması gerekiyor. Bizim mimarlık ve mühendislik bilgimiz depremlerde yıkılmayacak yapılar yapmaya elverişli, bu sebeple değerlendirilmeli."

(İHA)