Aydınlı marka mühendisi Ahmet Zengin’in Fenerbahçe’nin logo değerinin arttırılması için hazırladığı yeni marka yüzü katalogu gerçekleştirilen toplantıda tanıtıldı.

Aydın Büyükşehir Belediyesi Zincirlihan Otel’inde gerçekleştirilen tanıtım toplantısında Fenerbahçe Spor Kulübü için hazırlanan ve yaklaşık 1 milyar dolarlık değeri olan yeni yüzü tanıtıldı. Aydınlı Marka Mühendisi Ahmet Zengin tarafından hazırlanan Fenerbahçe’nin yeni yüzü, katalog haline getirildi. Fenerbahçe’nin logosundan sembolüne kadar tüm detayların değiştirildiği katalog ile ilgili konuşan Marka Mühendisi Ahmet Zengin, çubuklu formanın 10 yıl dinlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.

“Fenerbahçe tarihinin en büyük transferi olacak”


Amerika’da 15 yıl birçok global firmaya profesyonel marka danışmanlığı yapan 50 yaşındaki Ahmet Zengin, serüvenin 13 ay önce başladığını ifade ederek, “Fenerbahçe kongre üyesi olan Aydınlı bir işadamı arkadaşım kulüpte benden bahsetmesiyle başladı aslında bu serüven. Tabii ki bu bir süreç, yaklaşık 15-20 yıl Amerika’da yaptığım çalışmalarımın sonucu, orada da büyük global markalara, performans arttırmaya yönelik danışmanlıklar yaptım. O arkadaşımın benden bahsetmesi üzerine beni aradılar ve telefonda bir görüşme yaptık. Fenerbahçe’nin gelişimi ile ilgili ilk olarak yeni bir logo tanımlaması yapılmalı ikinci olarak da çubuklu formanın 10 yıl dinlendirilmesi lazım dedim. Sunduğum fikirler hoşlarına gitti ve benden hazırlık yapmamı istediler. Bu katalogu kronometrenin hücrelerinden yarattım. Fenerbahçe’nin ‘F’sinden, boğanın boynuzundan Fenerbahçe’ye yeni bir gelecek yaratacaktım, kararımı vermiştim ve ‘Geleceğe bakış: Markamız Double Efsane’ ismini koydum ve 11 aylık çalışmamız sonucunda da bu muhteşem katalog ortaya çıktı. Bu katalogumuz Fenerbahçe tarihinin en büyük transferi olacak. Bizim amacımız Fenerbahçe’ye yeni bir akış yaratabilmek, yeni bir marka yüzü yaratabilmek. O marka üzerinden de yeni sponsorlar ile Fenerbahçemizin finansman gücünü kuvvetlendirmek. Yani bu felsefemiz ile dünyanın o marka takımlarından birisi olacağız ve transfer edemeyeceğimiz futbolcu olmayacak. Yol haritamız hazır” dedi.



 

“3 dev oyuncumuz globalleştirmeliyiz”


Türkiye’nin vizyonu, değişimi, gelişimi ve Türk bayrağının daha fazla markalaşabilmesi adına marka mühendisliğinin gerekliliğine de dikkat çeken Zengin; “Aslında marka mühendisliği özet olarak fotoğrafa tersten bakma sanatıdır. İşin gerçeği bu, fotoğrafa tersten bakabildiğiniz zaman dokunamayacağınız kişi, ülke, şehir veya holding yoktur. Tabi ki bu bir süreç ve sonuç olarak yeni bir şey çıkıyor ortaya. Yeni bir göz teması. Örneğin bir müşteri, markete girdiğinde oradaki raf düzenlemesinde yeni bir göz temasını yakaladığı zaman başarınız artıyor. Ülkemizin marka değerini arttırabilmemiz için yatay geçişleri hızlandırmalıyız. Bizim pide, lahmacun ve kebabımızın bir dünya markası olduğunu biliyordum fakat bugüne kadar yerel pozisyonda kalmış, bugüne kadar profesyonel bir temas yapılamamış ürünlerimizdi. Ben bunu değiştirmek istedim ve bununla ilgili 3 yıl AR-GE çalışması yaptım. Artık 3 dev oyuncumuz olarak nitelendirdiğim pide, lahmacun ve kebabımız küresel bir marka olmalıydı. Nasıl dünyaca ünlü firmalar sektöründe zincirleşmiş ve global bir değer yaratmışsa bizim de bu pide, lahmacun ve kebabımızı global bir marka hali getirmemiz gerekiyor” dedi.


“Bir marka değerimiz yok”


Logo değerinin Türkiye’de bilinmediğine dikkat çeken Zengin; “Özellikle belediyelerimiz marka değeri yaratabilmek adına o bölgenin yemeğini, ürününü tanıtmak adına çalışmalar yapıyor ama yetersiz kalıyor. Çünkü yapılan bu çalışmalarla o ürünün logo değerini oluşturamayız, yerel bazda kalıyor bu tanıtımlar. En basit örnek 8 ay önce Çinli milyoner ülkemizin dev markası olan pide, lahmacun ve pide için Türkiye’ye geldiği zaman onunla temasa geçemedik çünkü bir marka değerimiz yok. Sonuç olarak o milyoner muhatap bulamadığı için geri döndü. Bizde maalesef markalaşma yerel bazda kalmış durumda. O bölgede bir ailenin 10 tane yeri olabilir ama yerelde kalıyor bu marka. Yani “öz, hakiki” gibi isimlerle değil kurumsal bir yapıda olması gerekiyor bu logo değerinin. Bunu da ticaret odaları, borsalar, belediyeler gibi kurumların desteği ile aşmaya çalışabiliriz. 5 yıldan beri akademisyenlerimiz, üniversiteler birliği ve Milli Eğitim Bakanlığımız üniversitelerde bir marka mühendisliği oluşturmak için Ankara’da toplanıyormuş ve oluşturulamıyormuş. Bunun üzerinde yaptığım araştırmalar ve Adnan Menderes Üniversitesi’nde görüştüğüm hocalarımızdan aldığım bilgilerle harekete geçtim ve bu iş ile ilgili “Daha büyük gör” kitabını oluşturdum. Kitabımız bitti ve yakın zamanda Bakanlığımıza, Üniversiteler Birliği’ne da bu konu ile ilgili kitabımızı sunacağım. Çünkü her şeyden önce üniversitelerde marka mühendisliği bölümü açıldığında gençlerde bir beyin genişlemesi, farklı bakış açısı oluşturabilirsek başarılı oluruz. Yani bu 5 yıllık periyotta öğrencimize, mezun ettiğimiz gün fotoğrafa tersten bakma sanatını verebilmişsek, o gençler bu ülkenin her yerine dokunuş yapabilir” dedi.

Haber: Uğur Eser