Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Güliz Uyar Güleç, Çin'in Vuhan kentinde 2019 Aralık ayında ortaya çıkmasının ardından dünyayı kasıp kavuran ve pandemi olarak ilan edilen korona virüsü hakkında merak edilen soruları yanıtladı.


Yeni korona virüsün nasıl ortaya çıktığı hakkında bilgiler veren Güliz Uyar Güleç, "Korona virüsler, soğuk algınlığından ağır alt solunum yolu enfeksiyonu gibi ciddi hastalıklara kadar çeşitli tablolara neden olan geniş bir virüs ailesidir. Korona virüsler hayvanlardan bulaşarak insanlarda hastalık yapabilir. SARS ve MERS adıyla bilinen ve ağır akciğer enfeksiyonu ile seyreden hastalıkların etkeni de yine aynı virüs ailesindendir. Yeni Korona virüs, ilk defa 2019 Aralık ayı sonlarında Çin'in Wuhan şehrinde nedeni bilinmeyen akciğer infeksiyonu (pnömoni) olgularının tespit edildiğinin açıklanmasıyla gündeme geldi. Hastalardan alınan örneklerin incelenmesi sonucunda hastalığa neden olan Virüsün SARS ve MERS gibi korona virüs ailesinden olduğu anlaşılmış ve bu yeni virüse SARS-CoV-2 adı verilmiştir. Yol açtığı hastalığın adı Kovid-19 olarak belirlendi. Virüsün hala bilinmeyen pek çok özelliği olduğu düşünülüyor ve bu alanda bilimsel araştırmalar hızla devam ediyor. İnsandan insana bulaşma yeteneği kazanan Virüs, sonrasında Tayland, Güney Kore, İran, İtalya gibi çeşitli ülkelere yayılarak Dünya genelinde 100'ün üzerinde ülkede saptandı. Ülkemizde de 11 Mart 2020 tarihinden itibaren vakalar bildirilmeye başlandı. Hem Dünya'da hem de ülkemizde hasta olanların, iyileşen ve ölenlerin sayıları yeni verilerle sürekli güncelleniyor. Kovid-19 virüsünün neden olduğu hastalığın salgına dönüşmesi üzerine Dünya Sağlık Örgütünce (DSÖ) pandemi ilan edildi. Hastalık, 2 - 14 gün süren bir kuluçka süresinden sonra birden başlayan yüksek ateş, öksürük ve nefes darlığı ile karakterlidir. Bazı hastalarda kas - eklem ağrısı, boğaz ağrısı, ishal gibi daha nadir bulgular da saptanmaktadır. Hastalık ile ilgili bilgilerimiz oldukça yeni. Bu açıdan Covid - 19 ile ilgili bilimsel yayınlar, bu hastalıkla uğraşan dünyanın dört bir yanındaki hekimlerin tecrübeleri de oldukça önem arz ediyor. Hastalık genellikle orta - ağır bir klinik seyir gösterir. Hastalananların çoğu (yaklaşık %80) özel bir tedaviye gerek duymadan iyileşir. Ağır hastalanan ve ölen kişilerin büyük kısmı ileri yaştaki (65 yaş üstü), altta yatan hastalıkları (kalp ve akciğer hastalıkları, organ yetmezlikleri, kanser, diyabet, bağışıklık baskılayan hastalıklar) olan kişilerden oluşuyor. Genç sağlıklı erişkinlerde hastalık nispeten hafif seyrederken kimi zaman da bu bireyler taşıyıcı dediğimiz durumda olabiliyor. Taşıyıcıları, vücutlarında Virüs bulunan ancak kendilerinde herhangi bir yakınma saptanmayan kişiler olarak tanımlayabiliriz" dedi.


Hastalığın bulaşma yolları hakkında uyarılarda bulunan Güleç, "Yeni Korona virüsün, diğer korona virüsler gibi solunum salgıları ile bulaştığı düşünülüyor. Hasta kişilerden öksürük, hapşırık, gülme, konuşma sırasında çevreye saçılan virüs içeren solunum salgısı damlacıkları, sağlam kişilerin mukozalarına temas ederek bu kişilerin hastalanmasına neden olur. Hastalığın bu şekilde insandan insana bulaşması için 1 metreden daha yakın temas gereklidir. Bulaşmada önemli yollardan bir diğeri ise ellerimizdir. Virüs damlacıkları hasta kişilerden çıktıktan sonra yüzeye düşerek belli süreler bu yüzeylerde canlılığını sürdürür. Sağlam kişiler bu enfekte yüzeylere dokunduktan sonra eli ile, ağzına, burnuna, gözüne dokunursa virüs damlacıklarını kendi vücuduna almış olur. Salgının nasıl seyredeceğini belirleyen en önemli faktör, virüsün insandan insana ne kadar kolay bulaşabileceği ve gerekli önlemlerin ne kadar başarıyla alınacağıdır. Bugünkü bilgiler ışığında yeni korona virüsün gıdalarla bulaşmadığı söylenebilir" dedi.


Hastalıktan nasıl korunulacağı hakkında ip uçları veren Güleç, şu uyarılarda bulundu: "Hastalıktan korunmak için henüz bir aşı söz konusu değildir. Bu nedenle korunmada şimdilik en etkili yöntem virüsle (hasta kişilerle) temas etmekten kaçınmaktır. Hasta olmasa bile tokalaşma, sarılma gibi yakın temaslardan kaçınılmalıdır. Korunmak için el temizliğine dikkat edilmesi, temiz olmayan ellerin göz, ağız ve buruna götürülmemesi çok önemlidir. Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık yıkanmalıdır. Öksürürken veya hapşırırken ağız ve burun tek kullanımlık mendille kapatılmalı ve sonrasında virüsün yayılmasına engel olmak için eller yıkanmalıdır.El temizliğini su ve sabun ile yapabileceğimiz gibi alkol içerikli el antiseptikleri ile de yapabiliriz. Burada önemli olan nokta ellerimizde, parmak uçları, tırnak dipleri gibi temizlenmeyen bölge kalmamasına dikkat etmektir. İster su ve sabun ister antiseptik kullanalım en az 20 saniye boyunca ovalama hareketleri ile el hijyenini sağlayarak ellerimizin gerçekten temizlendiğine emin olmalıyız. Kapı kolları, elektrik - asansör düğmeleri gibi çok kişinin temas ettiği bölgelere dokunduktan sonra vücudumuza dokunmadan önce mutlaka az önce belirttiğim şekilde el hijyenini sağlamalıyız. Ev ya da çalışma ortamında enfekte olduğu düşünülen yüzeyler sabunlu ya da deterjanlı su ile temizlenmelidir. Zeminler, tuvalet, lavabo gibi özel dikkat isteyen alanlar temizlik sonrası dezenfekte edilmelidir. Bunun için, etkili bir dezenfektan çamaşır suyu kullanılmalıdır. Hazırlanacak solüsyon için 100 ölçü suya 1 ölçü çamaşır suyu yeterli olur. Pratikte 10 litre suya bir küçük çay bardağı çamaşır suyu ile hazırlanabilir.


İnsanların toplu halde bulunduğu ortamlar Virüsün yayılımı açısından en riskli alanlardır. ‘Evde kal' çağrısının temelinde yatan neden budur. Bu yönde yetkililer bazı önlemler aldı ve almaya devam ediyor. Bizim vatandaş olarak görevimiz bu kurallara uymaktır. Çünkü Pandemi sırasında bireylerin davranışları sadece kendisini değil tüm toplumu etkilemektedir.


Sıklıkla karşılaşılan sorulardan biri de maske kullanımı ile ilgili. Tıbbi veya cerrahi maske adı ile bilinen maskeler Yeni Koronavirüsü de içeren bazı solunum hastalıklarının yayılımını önlemede kullanılabilmektedir. Ancak unutulmaması gereken nokta el yıkama başta olmak üzere diğer kişisel koruyucu önlemler atlanırsa, maske kullanımı tek başına yetersiz kalmaktadır. Maskenin yanlış yöntemle ve yanlış zamanda kullanılması hem yalancı güven hissine yol açmakta hem de bir maliyet doğurmaktadır. Kendinizi hasta hissediyorsanız, öksürük gibi yakınmalarınız başladı ise mutlaka bir tıbbi maske takarak sağlık kuruluşuna başvurmanız gerekir. Böylelikle yakın çevrenizdeki kişileri ve size bakım verecek sağlık personelini riske atmamış olursunuz"