Bazen bir sokak lambasının altında, bazen bir köşe başında, bazen bir parkın en ıssız köşesinde, bazen kalabalık içinde yapayalnız

Tanımadığın, görmediğim tarifsiz bir acı.

Gün gelir kimse görmez tanımaz dedikleri bu olsa gerek. 

Hayat işte bir varsın bir yoksun.

Bazen bir sokak lambasının altında, bazen bir köşe başında, bazen bir parkın en ıssız köşesinde, bazen kalabalık içinde yapayalnız. 

Bazen olduğun yerde kalmanın ve kaldığın yerde olmanın telaşı içinde.

Yaşamın akışında kaybolduğunu anlıyorsun ama anladığın sadece yalnızlık. 

Gördüğün ve bildiğin her şey hayatında ve seninle var olmuş gibi gelir aslında, sen onlarsın onlar sen. 

Öyle bir çelişki öyle bir çıkış ararsın ki, ne aradığını bilsen zaten olduğun yerden kendin çıkar gidersin. 

Düşlerinde gördüğün, hayalinde canlandırdığın o yer var ama, sen ona kavuşmanın yolunu farklı yollarda aradığın için bulamıyorsun.

Düşler senin, hayaller senin. 

Kim engel olabilir ki hayaline düşüne? 

Sokak lambası altında yazdığın her acıyı, başkaları başka köşelerde farklı acılar yazıyor hayatlarına. 

Bir sen misin diye bakma aynaya, senden başka acılarda var bu kaldırımlarda. 

Dokunsan bin ah, dokunmasan gözyaşı sokaklarda.

Kendine bir bak bakalım acının tarifi var mı sende.

Acı dediğin nedir? 

Aşk mı? 

Sevda mı? 

Nedir senin acı tarifin?

Bilmediğim bir acı içinde, tanımadığım görmediğim bir biçimde 10 KASIM 1938 de saat dokuzu beş geçe benim yazıyı yazmama neden olan, bana bu Türkçeyi armağan eden, devrimleri ile bu yaşımda laik bir şekilde yaşamama neden olan GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK PAŞAM için bu acı.

Her 10 kasımda içim sızlar göz yaşlarım sel olur akar…

Kalın sağlıcakla….