Efeler Kent Meydanında toplanan sendika bileşenleri '1 Mayıs İşçi Bayramı' dolayısıyla basın açıklamasını yaptı. Sendikalar açıklamalarında şu ifadelere yer verdiler:

“Bugün 1 Mayıs, işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü. 1 Mayıs’a, çalışma koşullarının ağırlaştığı, temel tüketim mallarına gelen zamların işçilerin belini büktüğü, ücretlerin eridiği, salgına rağmen emekçilerin üretime ve hizmete aralıksız devam ettiği, halkın bir yandan pandemiyle bir yandan ekonomik krizle boğuştuğu bir ortamda giriyoruz. Pandemi süresince toplu taşıma araçlarıyla işe gidip gelen, sokağa çıkma yasaklarında bile kapalı ortamlarda yan yana çalıştırılan emekçilerin, en temel ve acil sorunlarını toplu olarak ve daha güçlü şekilde dile getirecekleri güne, 1 Mayıs’a gelince, meydanlara çıkmaları salgın gerekçesiyle yasaklanıyor. Emeğin ve üretenlerin uğradığı haksızlıklara, zulme ve sömürüye karşı, 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde tüm emekçileri ezilenlerin haklarını haykırmaya çağırıyoruz. Tüm dünya uluslarıyla birlikte ülkemizde ciddi bir virüs salgınıyla zor bir dönemden geçiyor. Bu zorlu dönemde hayatları pahasına hizmet veren, bilim insanlarına, sağlık ve eğitim emekçilerine, halkımızın beslenmesi, sağlıklı ve huzur içinde yaşaması için çalışan bu sürecin görünmez kahramanı tüm emekçilere minnet borçluyuz. Korona virüsü, ekonomik ve sosyal anlamda bir kaos durumu oluşturmuştur. AKP iktidarı da tarihimizin en büyük ekonomik krizini ülkemize yaşatmaktadır. Salgın sebebiyle ve yaşanan kriz ortamında işçiler, emekçiler, kamu çalışanları, emekliler ve üreticiler zor durumlara düşmüştür. Ancak emekçilerin ne kadar vazgeçilmez olduğunu, emekçilerin üretmediği, hizmet etmediği zamanlarda hayatın sürdürülemeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Korona virüs salgını, kapitalist sistemin emekçi halklara emek ve doğa sömürüsünden, savaşlardan, ekonomik krizlerden, yoksulluktan ve işsizlikten başka bir şey vermediğini,  özelleştirmeci, küreselci, esnek istihdama dayalı neo-liberal politikaların iflas ettiğini de göstermiştir”

“Ülkemiz en az nakdi destek veren 2 ülkeden biri olmuştur”

“AKP salgının başından itibaren sermayeyi koruma tercihini ortaya koymuş, zaten sınırlı olan destekler büyük oranda işverenlere verilmiştir. Salgınla birlikte ülkede zengin ve yoksul arasındaki uçurum derinleşmiş emekçiler açlığa terk edilmiş, kepenkler bir bir kapatılmış, emekçiler ekmek teknelerini satmışlardır. Milyonlarca öğrenci ekonomik çaresizlik nedeniyle uzaktan eğitimden faydalanamamış. Eğitimde fırsat eşitliğini ortadan kaldırmış, eğitim emekçileri yük görülmüş, özlük haklarına ve ek derslerine göz dikilmiş. Aşısız ve korunmasız bir şekilde yüz yüze eğitim yaptırılarak bedeli canlarıyla ödetilmiştir. Siyasi kirlenmişliğin, rantın, yolsuzluğun, rüşvetin AKP iktidarı döneminde yaygınlaştığı koşullarda elbette tarihin en büyük siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunları yaşanacaktır. Salgın ve ekonomik kriz; kapanan işyerleri, üretimini azaltan fabrikalar, işsiz kalan milyonlar ve yoksulluk yaratmıştır. En zengininden en fakirine kadar birçok ülke, kamucu sosyal devlet uygulamalarıyla, halkına karşılıksız gelir destekleriyle, temel tüketim ihtiyaçlarını bedelsiz veya indirimli sağlamışken. Ülkemiz, iktidarın uygulanan yanlış politikalar nedeniyle yurttaşlarına en az nakdi destek veren iki ülkeden biri olmuştur”

“Artık yeter, salgının faturasını daha fazla emekçilere kesmeyin “

“Salgın tehdidi ve hastalanma korkusunun yerini işsizlik korkusu almış. Bu ortamda emekçiler iş bulamamakta, ekonomik sıkıntılar yaşamakta, evine ekmek götürememektedir. Kod 29 uygulamasıyla onbinlerce emekçi tazminatsız işten atılıyor. Milyonlarca çalışan ve ailesi ücretsiz izin dayatmasıyla üç kuruş paraya yaşamaya mahkûm ediliyor. Krizi derinleştiren, ekonomik mali açmazları büyüten, uzun vadeli kalkınma planlamayan, kamucu politikaları terk eden, istihdamı, işsizliği öncelemeyen, sağlam ve sürdürülebilir kamu hizmeti sunmayan bir iktidar, geçmişte olduğu gibi bu bugün de krizin yükünü emekçilere ödetmek istemektedir. Yaşamlarının en verimli zamanlarını bu ülkeye feda eden emekliler sefalet ücretine mahkûm edilmiş, Dünyada emeklilerin sendika kurma hakları evrensel bir değer kazanmışken iktidar 13.5 milyon emekliyi temsil eden sendikaları kapatmakla, EYT’lileri hak ettikleri emekliliğe kavuşma yerine açlık ve yoksullukla savaşmaya mahkûm etmiştir”

“Salgının da, ekonomik krizin de sorumlusu biz değiliz, bedelini de biz ödemeyeceğiz”

"Ekonomideki rakamlar ve siyasi gelişmelerin gerçekliği karşısında ülkemizi 20 yıldır yönetemediğini gösteren AKP iktidarının uygulamaları ortadadır. Ülkemizde enflasyon, zamlar, faizler, adaletsiz vergi dilimleri, döviz kurundaki artış ve işsizlik sürekli artmaktadır. Açlığın ve yoksulluğun ülkemizde adeta sıradanlaştığı koşullar yaşanmaktadır. Ülkemizde çok ciddi bir sağlık sorununa dönüşme riski taşıyan korona virüsü; eğitimi, sağlığı, ulaşımı, enerjiyi, tarımı, hayvancılığı, orman alanlarını, fabrikaları, kültürü, büro alanlarını, yerel yönetimleri ve toplumsal yaşamı olumsuz etkilemiştir. Yüz binlerce işçi ve emekçi alınmayan önlemler nedeniyle sağlıksız koşullarda ve salgın tehlikesine rağmen iş yerlerine gitmeye mecbur bırakılmıştır. İnsanın paradan daha değerli olduğu, sağlığın alınıp satılamadığı, herkesin sağlıklı gıda ve barınma hakkına sahip olduğu bir dünyanın olacağını gösterdiler. Ülkemizde ve dünyada barışın, kardeşliğin, hukukun, demokrasinin ve dayanışmanın hüküm sürmesi için mücadele ediyoruz"

“En büyük güç örgütlü güçtür”

"Emekçiler alın terlerinin karşılığını, eşit ve özgür bir ülke ancak ve ancak örgütlü mücadeleyle kazanılacaktır.1 Mayıs’a korona virüs salgının gölgesi düşse de işçiler, emekçiler ve tüm çalışanlar iş yerlerini, fabrikaları, bulundukları her yeri 1 Mayıs alanlarına çevirip taleplerini dile getirmelidir: Salgın sürecinde 800’den fazla kamu emekçisi ve işçi Covid-19 nedeni ile yaşamını yitirdi. Covid-19 tüm emekçiler için meslek hastalığı sayılmalıdır. Tüm emekçilere öncelikli aşı hakkı tanınmalıdır. Pandemi sadece bir sağlık sorunu olarak değil aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir kriz olarak da kendisini göstermektedir. Memur, işçi ve emekli maaşları tekrardan düzenlenmelidir. Bu yıl kamu emekçilerini ilgilendirecek toplu sözleşme görüşmeleri öncesinde memurlara grevli toplu sözleşme hakkı tanınmalıdır. Belediye şirketlerinde çalışan işçilere gerçek kadro verilmelidir.  Başta sağlık ve eğitim olmak üzere tüm kamu hizmetleri yurttaşlara ücretsiz olarak sunulmalı. Sağlık ve eğitim hizmetleri kamulaştırılmalıdır. Kamuda performans sistemi adı altında esnek çalışma hükümlerine son verilmelidir. Sendikal örgütlenmelerin önünde yer alan engeller kaldırılmalı, sendikalar üzerindeki siyasi baskılara son verilmelidir. Kamu Özel İşbirliği çerçevesindeki tüm ihale ve projeler iptal edilmelidir. Pandemi sürecinde milyonlarca işçi ve emekçi gelir kaybına uğrarken iktidara yakın bir avuç zümre zenginliğine zenginlik katmıştır. Zengin yandaş şirketlerden bu süreçte servet vergisi alınmalıdır. Türkiye’deki vergi adaletsizliğine son verilmeli, asgari ücretten vergi kesintisine son verilmelidir. Kamu emekçilerinden kesilen yüksek vergilere son verilmelidir. Açlık sınırı altında yaşayan her haneye asgari bir gelir desteği sağlanmalıdır”

Haber: Nazan Ağırbaşer