Aydın Çocuk Evleri’nde devlet koruması altındaki üniversite sınavlarına giren 13 çocuktan 8’i üniversiteyi kazanarak, hayallerine adım attı.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın yetiştirme yurtları yerine “Çocuk Evleri” modeline geçmesi, çocukların geleceğe attığı adımları sağlamlaştırdı. Ev ortamında büyüyen çocukların okuldaki başarı ortalamaları da arttı. Aydın’da Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü'ne bağlı evlerde kalan 7-18 yaş grubundaki 135 çocuktan 13’ü üniversite sınavına girdi. Sınava giren öğrencilerden 8’inin çeşitli üniversitelerdeki fakülteleri kazanması çocuk evlerinin başarısını bir kez daha ortaya koydu.

Çocuk evleri ile kendine güvenen, toplumla iç içe ve kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir gençlik yetiştirmenin amaçlandığının altını çizen Aydın Aile Ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Seyfi Bozçelik; “Bakanlığımızın yetiştirme yurtları yerine 'çocuk evleri' modeline geçmesi, çocuklarımızın okuldaki başarı oranlarını da arttırdı. Personelimiz ise tüm çocuklarımızla tek tek ilgileniyor. Hem aile sıcaklığını yaşatıyor hem de derslerinde yardımcı oluyor" dedi. Okuldaki başarılarının artması çocuklarımızın huzurlu bir ortamda yaşadıklarını kanıtlıyor. Çocuklarımızın her türlü olumsuzluğu yenerek başarılı olması bizim için gurur vesilesidir. Hayatta her şey onların gayretine bağlı, onlar da bunun farkında. Bizim de görevimiz onları olabildiğince hayata hazırlamak” dedi.


“Büyük bir başarı elde ettik”


Aydın genelinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı 22 Çocuk Evi’nin olduğunu belirten Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi Müdürü Arif Karakul; “Çocuk Evlerimizde 135 çocuğumuz bakanlığımızın talimatları doğrultusunda hizmetler alıyorlar. 2018-2019 eğitim öğretim yılında 13 gencimiz üniversite sınavına girdi ve bu 13 gencimizden 5 tanesi fakülte 3 tanesi önlisans olmak üzere 8’i üniversiteyi kazandı. Bu nedenle de büyük bir başarı elde ettiğimizi düşünüyoruz. Çocuklarımızı gençlerimizi üniversitelere göndermek için hazırlıyoruz. Bizler hem çok mutluyuz hem de evlatlarımızdan ayrılacağımız için burukluk yaşıyoruz. Sonuç itibariyle gençlerimiz de bu hayata bir yerden başlamak zorundalar. Yıllarca yurtlarda, çocuk evlerinde çeşitli görevler aldım, son 4 yıldır Çocuk Evleri’nin müdürlüğünü yapıyorum. Yurtlarda ve yuvalarda çocuklarımızın akademik başarıları çocuk evleri kurulmadan önce daha düşük seviyedeydi. Çocuk Evlerimiz kurulduktan sonra gerek aile yaşantısını görmeleri ve yaşamaları gerekse akademik başarılarının yükselmesi açısından Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezleri çocuklarımıza büyük katkılar sunmakta. Bu nedenle Çocuk Evlerimizin geliştirilmesi ve daha üst düzeye gelmesi için çalışıyoruz” dedi.


“Hayatım değişti”


5 yıldır Aydın Çocuk Evleri’nde kalan Halil Oğuzhan Bulmuş, hayata bakış açısının değiştiğini ve hayalleri ile girdiği sınavda Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazandığını ifade ederek; “Manevi ve öğrenim durumumuz çok iyi. İki yıl boyunca özel okulda okudum. Buradaki destek sayesinde önceden yapamadığım ve bilgi seviyemin çok düşük olduğu bir alan olan İngilizce Bölümünden mezun oldum. Artı ileriye dönük hayallerim var. Buradaki 5 yılım çok iyi geçti ve sonraki hayatımı daha da güzelleştireceğim. Önceden okumayı düşünmüyordum, okula hiç gitmiyordum ama Aydın Çocuk Evleri’ne geldikten sonra hayatım değişti. Arkadaşlarım oldu, sosyal hayatım gelişti ve güzel bir ailem oldu. Buraya geldiğimde gördüğüm ilgi, sevgi, şefkat ve sıcaklık beni hayata bağladı. 5 yıl önce çok karamsar, içine kapanık ve utangaç bir insandım, bu seviyeye geleceğimi hiç düşünmüyordum. Bu 5 yıl içerisinde kendimi çok geliştirdim, Aydın Çocuk Evleri’nin hayatımıza çok iyi etkileri var” dedi.


“9 yıllık evimden ayrılacağım”


9 yıldır Aydın Çocuk Evleri’nde kalan Ayşe Ataş ise ilk geldiği dönemlerde manevi bir çöküntü içinde olduğunu belirterek; “Buradaki ilgi ve şefkatten dolayı bir aile kazandım. Eğitim açısında da durum böyle. Burada olan destek ve sosyalleşme ile eğitiminin önemini anlayıp ona daha çok sarıldım. Çünkü kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerektiğini fark ettim. Burada edindiğim özgüvenle girdiğim sınavda Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü kazandım. Burada ayrılacağım için üzgünüm çünkü 9 yıllık evimden ayrılacağım. Üniversiteden mezun olduktan sonra benim gibi olan kardeşlerimize hizmet vermek istiyorum. Kaldığım evlerde Sosyal Hizmet Uzmanı olarak çalışmayı ve destek olmayı istiyorum” dedi.


“Artık hayal kurabiliyorum”


2 yıldır Aydın Çocuk Evleri’nde kalan Sanem Kurt, daha önceleri okuma hayalinin olmadığını söyleyerek “Gelecekle ilgili hayal kurmayan birisiydim. Özgüven eksikliğim ve başkalarıyla konuşamama gibi utangaçlığım vardı. Buraya geldikten sonra arkadaşlarım oldu, özgüvenim yükseldi, utangaçlığım geçti. Buradaki hocalarımız annelerimiz bizlerle çok iyi ilgileniyorlar, ihtiyaçlarımızı karşılıyorlar. Ne istersek yaptılar. Sorunlarımız olduğunda onları çözmek için uğraştılar. Şimdi ise hayalimde olmayan bir üniversiteyi kazandım. Artık hayal kurabiliyorum. Burası geleceğe tutunmamı sağladı. Okumanın ne kadar önemli bir şey olduğunu öğretti” dedi.


“Artık geleceğe umutla bakabiliyorum”


3,5 yıldır Aydın Çocuk Evlerinde kalan ve Pamukkale Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü kazanan Dilara Çelik ise; “Buraya gelmeden önce okuyamayacağımı düşünüyordum ama artık hayal kuruyorum ve kendi ayaklarımın üzerinde duracağım. Şeker rahatsızlığım var, buraya gelmeden önce takip altına alamıyordum. Buraya geldikten sonra annelerimiz benimle özel olarak ilgilenerek diyetimi uyguladılar, insülinlerimi yapmamda yardımcı oldular. Değerlerim artık düzgün ve takip altına alabiliyorum. Hayalimde burada sosyolog olarak çalışarak, benim gibi olan çocuklara hoca olmak istiyorum. Artık geleceğe umutla bakabiliyorum. Kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğrendim” dedi.


“Onlar benim evlatlarım”


11 yıldır Çocuk Evleri’nde bakım personeli olarak çalışan 38 yaşındaki Havva Yahşi, annelik duygusunu ilk onlarda tattığını ifade etti. Çocukların anne demesinin kendisini çok mutlu ettiğini belirten Yahşi; “Çocuklarımızın buraya ilk geldiklerinde psikolojileri çok kötüydü ama onlarla konuşarak, ilgilenerek, etkinlikler yaparak bunları yenmeye çalıştık. Çocuklarımızın okul başarılarına bunlar çok yansıdı. Çocuk evlerimize ilk geldikleri gün ile şimdiki durumları arasında dağlar kadar fark var. Bu 11 sene içinde çocuklarımı okutup büyüttüm ve üniversiteye göndereceğim. Aslında çok mutluyum ama bir yandan da ayrılacağım için üzgünüm. Çünkü insanın kendi evladı gibi oluyorlar. Biyolojik olarak anneleri olmasam da onlar benim evlatlarım. Başarılı ve güzel yerlerde olmaları için hep çabaladık. İnşallah bu çabaların sonucu daha da güzel olacak” dedi.

Haber: Uğur Eser