Yurtiçi ve yurt dışından birçok teklif almasına rağmen yatırımlarını memleketi Aydın’a yapan iş adamı Abdullah Yılmaz, Aydın’daki otelcilik sektöründe parmakla gösterilmeye devam ediyor. Abdullah Yılmaz, Eferler’deki 4 yıldızlı Odeon Otel ve Park Otel’in hem işletmeciliğini hem de sahipliğini yapıyor. Bu alanda Efeler’de tek olan iki otel, yıl boyunca yurt içi ve yurt dışından Aydın’a gelen misafirlerin ilk tercihi oluyor.

Evli ve 3 çocuk babası olan Abdullah Yılmaz, iş hayatına marangozluk yaparak başladığını ifade ederek; “1972 yılında sanayi sitesinde ilk marangoz atölyemi kurdum. 3 sene boyunca atölye işlettikten sonra askere gittim. 1977 yılında marangozluğa devam ettim. Sonrasında Yılmaz Yapı Market’i açtım. Marangoz ve yapı market olarak işlerimi devam ettirdim. Hırdavat ve hediyelik eşya marketimiz de oldu. 1999 yılında yatırım yapmaya karar verdik ve 20 yıl önce İzmir’de de bir yapı market açtık. Daha sonra yatırımlarımı memleketim olan Aydın’a yoğunlaştırmak istedim ve Park Otel’in bulunduğu yeri bünyemize katarak, otelimizin inşasını yaptık” dedi.


“Bir Işık Yandı”


Aydın’daki otel kalitesinin yetersiz olduğunu görmesiyle otelcilik sektörüne girdiğini ifade eden Yılmaz, ilk yıllarında müşteriye ulaşmakta zorluk yaşadıklarını belirterek; “Bazen dikkatinizi çeken bir ışık yanar ya bizim için de öyle oldu. Aydın güzergahında bulunan büyük binayı ne yapabilirim diye düşündüm. Burada yapılabilecek en iyi işin otel açmak olduğunu düşünerek binayı otel olarak düzenledik. O dönemlerde Aydın’da otel, yok denecek kadar azdı. Olanlar da kötüydü. İlk bir yıl müşteriye ulaşmakta sıkıntı yaşadık. 1 yılın ardından işlerimiz açılmaya başladı. Eskiden insanlar Aydın’da otel yok diye İzmir’e, Kuşadası’na giderdi. Artık ‘Aydın’da otel var kalırız dediler’ ve bizi tercih ettiler. Daha sonra Aydın-İzmir yolu kenarındaki mağazayı satın aldık. Biz almadan önce bina BMC servisi olarak faaliyet sürdürüyordu. 2012’de söz konusu mağazayla birlikte üçüncü yapı market mağazamızı açmış olduk” ifadelerini kullandı.


“Çünkü Aydınlıyım”


Başka illerin yanı sıra yurtdışından da birçok teklif almasına rağmen yatırımını Aydın’a yapmakta ısrarcı olduğunun altını çizen Abdullah Yılmaz, “Bir yatırım yapmam gerekiyordu. Bu yatırımı Aydın’da düşündüm. İzmir’de zaten bir yatırımım mevcuttu. Kuşadası’ndan ve Muğla’dan ve birkaç yerden teklif aldım. Nerede yatırım yapacağımı düşünürken sonunda yatırımımı Aydın’da yapmaya karar verdim. Çünkü ben Aydınlıyım. Kar ve zarar ikinci plandaydı benim için. Önemli olan yaşadığım yerde büyümekti. Bu vaziyet hala devam ediyor. Bu işe girdiğim için hiç pişman olmadım” dedi.


“Yatırımdan Kaçmamalı”


Otelciliğin sürekli yenilik isteyen bir sektör olduğuna dikkat çeken Yılmaz; “Yani kiracı olarak yapılacak iş değil. Bildiğim kadarıyla bakımsızlıktan dolayı bizden önceki firmanın pek müşterisi kalmamıştı. En azından azalmış diyelim. Sahipleri iyi insanlar. Kiracı, yapı kendisinin olmadığı için haliyle büyük yatırım yapmak istemez. Bu otelcilik hizmet sektörü çabuk tepki veren bir iş. Küçük yatırım yaparsan büyük tepki verir, büyük yatırım yaparsan daha büyük tepki verir. Yani yatırımdan kaçmamak gerekiyor. Burası 20 bin metrekarelik alanıyla Aydın’ın en büyük oteli konumunda. Bahçeden tutun, alt yapıda, üst yapıda, odalarda, mutfaklarda düzenlemeler yaptık ve bu düzenlemelere büyük paralar harcadık. Her yerin alt yapısını, su tesisatını, ısıtma tesisatını yeniledik. Şuan itibariyle yenilemelerin yüzde 80’ini bitirdik. Biraz daha işimiz var onlar da yıl sonuna kadar bitecektir. Tadilatlarımızda 27 km kablo kullandık. 2 bin civarında ampul değiştirdik. 2 bin spot ampul taktık. Spotlar 3 watt’lık, daha iyi enerji veriyor, radyasyonu yok ve ısı yaymıyor. Elektrik faturasını da yarı yarıya düştü. İnsanlar eskiden çok fazla şey bilmezdi. Fakat artık öyle değil. Günümüz çağının en büyük yenilikleri internet ve televizyon var. Bu araçları kullandığınız zaman her şeyin iyisini kötüsünü öğrenebiliyorsunuz. Bunun için çok zeki olmanıza gerek yok. Yani adam para veriyorsa iyisini istiyor. İnsanlar artık daha akıllı ve daha zeki. Tabi insanların isteklerini karşılayamazsanız müşterilerinizin sayısını artıramazsınız. Biz oraları geçe geçe geldik. Bütün her şeyi değiştirdik. Tabi bunlar masrafla gerçekleşen şeyler ve yapmanız gereken şeyler. Yenilenmeler bu sektörün olmazsa olmazıdır. Yenilemeler yapıldıkça eski müşterileri tekrar otelimize çekmeye başladık. Gelen müşteri yeni müşteri mi eski mi, sürekli geliyor mu, ne sıklıkla geliyor. Bunların ölçümlerini yapıyoruz. Diyelim bir kişi geliyor onun bir kapı fiyatı var. Diyelim ki bir müşteri her gün geliyor onun fiyatı ayrı. Diyelim ki 50-100 kişilik bir grup geliyor, onun da fiyatı ayrı. Herhangi bir yerden bize rezervasyon olarak mail atıldığında yüzdelik dilim olarak indirim yapılıyor” dedi.


“Konaklayan Gözüyle Bakıyoruz”


Otellerin kalitesini belirleyen unsurun Turizm Bakanlığı tarafından otellere verilen yıldızlar olduğunu belirten Abdullah Yılmaz, Odeon Otel’in 5 yıldız konseptinde olduğunu söyledi. Abdullah Yılmaz, “Bakın otellerde önemli olan yıldızdır. Yıldızı devlet verir. Devlet değer ölçümü var. Mesela her sandalyenin, her televizyonun bir ölçümü var. Burası 4 yıldızın üzerinde bir ölçüme sahip. Şimdi burayı 4 yıldızdan aldık önümüzdeki yılda 5 yıldıza taşıyacağız. Burası 5 yıldız konseptinde bir otel. Gereken şartları belirledik, iyileştirme projelerimiz hazır. 2020 yılının ortalarında 5. yıldızı alacağız. Bir havuzunuz yoksa yıldız alamazsınız. Girişteki otomatik kapı bile bir yıldız ölçütüdür. Bünyemizde bulunan Park Otel de Odeon Otel de 4 yıldıza sahip. Ben turizmci olmadığımdan bu ölçümleri has-bel kader öğrendim. Ama müfettiş geldiğinde ne istediklerini görüyoruz. Şimdi 5 yıldızlı bir otelde bir sandalyenin, televizyonun, çatalın, kaşığın düşük kalitelisini bulunduramazsın. Bu 4 yıldızlı 5 yıldızlı müşteriyi kaçırır. Müşteri bu otellere yıldız güvencesiyle geliyor. Turizm Bakanlığı’ndan güvencesi olmayan otellerde konaklamak loto oynamaya benzer, iyi de çıkabilir kötü de çıkabilir. Otel sahibinin kabiliyetine bağladı. Şimdi müşteri buraya geldiğinde ilk önce odayı görmek istiyor. Bellboy ile birlikte gidip odayı gezdiriyoruz, müşteri de odayı tutmak istiyor. Bu durum, müşteri daha önce konakladığı otellerde aldatılmış olduğunu gösteriyor. Bu tarzdaki müşteri bilinçli müşteri kısmına giriyor. Burada esas olan müşteri memnuniyeti. Bu sektörde işveren gözüyle değil müşteri gözüyle baktığınızda doğruyu bulursunuz. Müşteri bakış açısıyla talebiniz farklı olur, işveren bakış açısıyla değerlendirmeniz farklı olur. Sürekli konaklayan gözüyle bakıyoruz” dedi.


“Kötüye Razı Olmam”


Otelcilik yaptıkları için çeşitli firmalarla daimi iş yaptıklarını belirten Abdullah Yılmaz, “Beraber çalıştığımız firmalar var. Fakat hizmet sektöründe dostluk ön planda olmaz. Dostluk, tavsiye olur. Ben, iş yaptığım firma dostum diye kötüye razı olmam” ifadelerini kullandı.

“Aydınlıyım, Nankör Değilim”
Aydınlılardan çok güzel geri dönüşler aldığını belirten Abdullah Yılmaz, sundukları hizmetle takdir topladıklarını ve bundan dolayı çok memnun olduğunu vurguladı. Abdullah Yılmaz, “Ben Aydınlı olduğum için memnunum. Bana karşı tüm Aydınlıların tavrı iyi. Ben Türkiye’nin her köşesinde bulundum. Aydın’ının havasından veya suyundan mıdır bilmiyorum, benim gözümde Aydınlılar farklı insanlardır. Buraya bu yüzden yatırım yaptım. Aydınlıyım, nankör değilim. Daha çok para kazanmak gibi bir derdim de yok. Ben bu yatırımı İstanbul’da yapsam daha çok kazanacağımı biliyorum, İzmir’de de aynı şekilde. Ama o zaman da benliğimi kaybedeceğim” açıklamasını yaptı.


“İşçilikten Geliyoruz”


Otel personelinin hepsinin Aydınlı olduğunun altını çizen Abdullah Yılmaz, Yılmaz Yapı Market çalışanları da dahil olmak üzere toplamda 135 kişiye istihdam sağlandığının bilgisini verdi. Abdullah Yılmaz, “Park Otel’de 27-28 kişi çalışıyor. Odeon’da da yaklaşık aynı civarda personelimiz mevcut. Yapı markette 50 kişi, İzmir’deki mağazamızda da 27 kişi bulunuyor. Çalışanlarımıza işçi mantığıyla değil iş arkadaşı mantığıyla yaklaşıyoruz. Çünkü kendimiz de işçilikten geliyoruz. 30 yıldır bizimle beraber yürüyen çalışanlarımız mevcut” dedi.
Otel havuzuna, özel uygulamalar yaptıklarını belirten Abdullah Yılmaz, “Yazları müşteri sayımız, otelimizde havuz bulunmasından dolayı artış gösteriyor. Biz bu sene havuzda klor kullandırmadık. Dünyada 2018 senesinde klor sistemi çıktı. Sistem de şu, havuza tuz atıyorsunuz, tuz kendiliğinden klor oluyor. Makine saat başı suyu tahlil ediyor, ihtiyaç varsa kendi kendine tuz basıyor. Deniz nasılsa biz de havuzlarımızı o şekilde düzenliyoruz. Deniz tuzunun ürettiği klor, bakterileri öldürüyor. Önümüzdeki yıl inşallah daha iyi olacak” dedi.


“Aydınlılar Akıllı İnsanlar”


Aydınlı olmaktan gurur duyduğunu söyleyen Abdullah Yılmaz, Aydınlı hemşehrilerine seslendi, “Aydınlı hemşehrilerim doğrusunu yapar, doğrusunu bilir, doğrusunu görür. Ben Aydınlı hemşehrilerime akıl verecek kadar kendimi zeki hissetmiyorum. Hepsi akıllı insanlar, ekonomi önemli değil benim nazarımda. İnsan huzur bulduğu yerde yaşamak ister. Ben yurt dışında ne kadar huzurlu olabilirim ki. Ben, burada gördüğüm herkesle merhabalaşıyorum. İnsanların yaşadığı yerde büyümesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Ben yatırımımı Aydın’da yapacağım. Çünkü öyle bir imaj olmuş ki, Aydınlılar yatırım yapmaz, faiz yer, Aydınlılar tembeldir gibi algılar oluşmuş. Hatta bana sen Aydınlı değilsin değil mi diye soruyorlar. Ben de ta kendisiyim diyorum. Gençlerdeki bu mantığı yıkmak lazım. Hem siz, faal olarak çalışan birisiyseniz bir şekilde yatırım yapıp firmanızı büyütmeniz gerekiyor. Üretim yapmanız hizmet etmeniz gerekiyor. Eski jenerasyonda daha çoktu tembellik. Fakat gençlerimiz bedavaya ekmek olmadığını öğrendi. Aydınlı çocuklarımızın önemli konumlara yükseldiğini duyuyorum ve çok seviniyorum. Aydınlıların biraz daha tutucu ve dayanışma içerisinde olmaları gerekiyor” dedi.


Yörük Beyi Abdullah Yılmaz


İş adamı kimliğinin yanında Yörük kökenli olması nedeniyle 3 yıldır Yörük Beyliği yaptığını vurgulayan Abdullah Yılmaz, örf ve adetlerin gelecek nesillere aktarılması gerektiğini söyledi. Abdullah Yılmaz, “3 yıldır Yörük Beyiyim. 65 yaşına geldim. Ata biniyorum, atla şehirde iki saat tur atıyorum. İşin Türkçesi, ben kendimi genç hissediyorum. Benim yaşımda biri bu ata binebilir mi, şehirde kaç saat gezer, bunu yapabilir mi diye kendi kendime düşünür dururum. Arkadaşlarım bu aktiviteyi yapmayacaklarını söylüyorlar. Ama biri mutlaka yapmalı. Yörüklük ve Türklük, gelen jenerasyona aktarılmalı. Örf adetlerimizin devamını sağlamamız gerekiyor. Atatürk de bir yörüktü. Bildiğiniz üzere Türk’ün kökeni de yörük. Yaylaya çıkış ve iniş etkinlikleri yapıyoruz. Bu örf adetlerimiz hatırlamak değil de unutmamak lazım. Dünyanın herhangi bir yerinde bir Türk’le karşılaştığımızda nasıl seviniyorsak, Türklüğü bileni gördüğümüzde de daha çok mutlu olacağız. Ben kendimi sorumlu hissediyorum. Şimdi benim konumumda 65 yaşında bir adamın at ile şehirde gezmesini bir düşünün” diyerek açıklamalarına son verdi.

Haber: Uğur Eser