Öncelikle İdlib’de ölen askerlerimiz için başsağlığı ve yakınları için sabır diliyorum.

Hatırlar mısınız? Bir büyük Ortadoğu projesi vardı ABD’nin. Neydi bu proje? Ortadoğu’nun, başta ABD ve İsrail olmak üzere emperyalizmin çıkarları doğrultusunda düzenlenmesi; Uluslararası şirketlerin buradaki enerji kaynaklarını ele geçirmesi; Bazı iktidarların devrilip yerine anılan çıkarlara uygun iktidarların işbaşına getirilmesi; Ilımlı İslam’ın ideolojik olarak bölgede hâkim kılınması. Proje buydu. Ve bu projeye her türlü yalan eşlik ediyordu tabii. Peki, bu projenin eşbaşkanı kimdi? Recep Tayyip Erdoğan!
Büyük Ortadoğu projesi “tıkır tıkır” işliyordu emperyalizm için. Afganistan’ın, Irak’ın işgali, Mısır’da Müslüman Kardeşlerin iktidara getirilmesi, Libya’da Kaddafi’nin devrilmesi. Sıra Suriye’ye gelmişti.

ABD emperyalizmi yarattığı ve desteklediği güçlerle Esad rejiminin devrileceğini hesaplıyordu Suriye’de. Tıpkı Irak’ta Saddam’ın, Libya’da Kaddafi’nin devrildiği gibi. Ancak öyle olmadı, Suriye direndi bu emperyalist operasyon karşısında. Çıkarları gereği İran ve Rusya’da büyük destek verdiler Suriye’ye. Anılan emperyalist operasyonun en iştahlı destekçileri ise Katar ve Suudi Arabistan ile birlikte AKP iktidarı idi. Biliyorsunuz, iktidar Şam’da namaz kılma düşleri kuruyordu. Bu düş uğruna laiklik düşmanı ve şeriatçı çeteler desteklenmeye, beslenmeye başlandı AKP iktidarınca. Esad rejiminin terör örgütü ilan ettiği bu şeriatçı çeteler Hatay, Gaziantep gibi şehirlerimizde cirit atmaya başladılar sonra. Sözün kısası, bu sevda ile saplandılar Suriye bataklığına. Üstelik bir dizi şeriatçı örgütün hamiliğini üstlenerek yaptılar bunu.

Peki, nereye getirdi bu süreç bizi?


Bir bataklığın içindeyiz açıkçası. İktidarın İhvancı düşleri bataklığa daha da saplıyor bizi. Büyük güçler arasındaki kapışmada bir ABD tarafına yönelip Rus düşmanlığı yapıyoruz. Sonra, Rus tarafına yönelip ABD karşıtlığı yapıyoruz. Gelinen noktada ise Amerikancılığımız tekrar depreşiyor. Tıpkı Abdülhamid döneminin dış siyaseti gibi bu. Bir büyük güce karşı diğer başka bir gücün kollarına atıyoruz kendimizi. “Büyük siyaset yapıyoruz” demagojisi altında emperyalist güçlerin daha da etkisi altına giriyoruz.
Suriye’de emperyalizme karşı bir savaş vermediğimiz açık. Aksine, emperyal projelere hizmet ediyoruz burada. Emperyalizmin beslediği ve desteklediği gerici çetelerle yapıyoruz bunu üstelik. Suriye’deki konumumuz, emperyalizme karşı verilen milli mücadelemiz ile özdeşleştiriliyor değil mi? Ayıp doğrusu! Milli mücadele emperyalist işgal karşısında ülkemizin topraklarını korumaya yönelik bir direnişti. Suriye’de hangi emperyalist güce karşı savaşıyoruz peki? Dahası, başkalarının topraklarında milli mücadele mi olur hiç? Oysa yapmamız gereken emperyalist planlara karşı durmaktır her daim. Emperyalizme karşı olunmadığı noktada ülke çıkarları yoktur çünkü. Açıkça yazayım : Topraklarının bağımsızlığı için çalışan biz değiliz; Suriye. Esad emperyalizme karşı ülkesini savunuyor 2011 yılından bu yana. (Esad rejimini çok beğendiğim veya ideolojik olarak yakın bulduğum için söylemiyorum bunu. Gerçeklik bu.) Bu nedenle, Esad’ı devirmek üzere savaşan karanlık güçlerle birlikte olmak emperyalizme hizmet etmektir. Ülkemizin çıkarlarına da hizmet etmez bu.

Gelelim İdlib’e… Olan açık aslında. Suriye rejimi, Rusya ve İran’ın da desteğiyle, İdlib’deki şeriatçı örgütleri temizlemek istiyor oradan. Bundan doğal ne olabilir ki! Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden şeriatçı örgütleri topraklarından çıkarmaya çalışıyor Esad. AKP iktidarı ne yapıyor bunun karşısında? Bu şeriatçı örgütlerin hamiliğini yapıyor açıkça. Askerlerimiz de bu nedenle ölüyor ve yaralanıyor maalesef. Bunun ülke çıkarları veya güvenliğimiz ile zerre ilgisi yok. Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan değil tehdit eden konumdayız yani orada. Unutmayalım : İdlib bizim ülkemizin bir şehri değil!

AKP iktidarının 9 yıldır yürüttüğü yanlış politikaların acısını yaşıyoruz hâlâ. Suriye’nin toprak bütünlüğünü hiçe sayan bir politikadır bu. Ülkemizin egemenliğini de zedeleyen bir politika ayrıca. Durum bu kadar açıkken, AKP ve MHP ile birlikte, güya AKP karşıtı olan CHP ile İYİP’in birlikte ortak bildiri yayınlamasına ne demeli peki? İktidarın Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden yanlış politikalarına destek vermek veya en iyimser sözcükle görmezlikten gelmek anlamına gelmiyor mu bu? Oysa birlik ve beraberlik yanlışta değil doğruda yapılır. Demagojide değil emperyalizm karşısında olur beraberlik.
Haykırılması gereken açıktır : Evlatlarımızın başka bir ülkenin topraklarında savaştırılmasını istemiyoruz. Emperyalizmin maşalığını yapmayı utanç sayıyoruz. Şeriatçı örgütlerin hamisi olmayı kabul etmiyoruz.