Bana hep soruyorsunuz bugün köşende ne işleyeceksin? bu yazımda '' Evrakta sahtecilik suçundan yargılanıp hüküm giymiş ve  yine evrakta sahtecilik suçundan yargılanan''

DENGE'sizler gibi bel altına inmeyeceğim. İftira ve hakaret etmiyecek, sadece görevlerini hatırlatacağım.

Hayatımızın her alanında meydana gelen her soru işaretleri karşısında ilk başvuru kaynağımız ''Basın'' Yani "Medya"

“Bana Vicdansız Bir Medya Verin, Size Bilinçsiz Bir Halk Sunayım” Joseph Goebbels.

''Medya'' devletin organları tafafından yapılan faaliyetleri halk adına denetleyerek aynı zamanda halka doğru bilgi verir. 

Yasama, yürütme, yargıdan sonra medyanın dördüncü güç olarak görülmesinin sebebi, devletin bu 3 organını kamu adına denetlemesidir.

"Medya" vatandaşlar ve politika arasında bir nevi köprü görevi yerine getirir. Gerek yazılı ve görsel basın, gerekse de radyo ve televizyonlar devlet kurumlarından ve partilerden bağımsız bir şekilde okuyucusuna doğru bilgilendirmek ile yükümlüdür. 

Basın yayın kuruluşları ve gazetelerin künyelerinde ''Bu gazete, Basın Ahlâk Prensiplerine uymaya söz vermiştir.'' İbaresini görürsünüz.

Basın Ahlâk Yasası İlkeleri, Esasları, Prensipleri, Türkiye’de hukukî bir müeyyidesi olmayan prensipler, kural ve kaidelerdir.

Söz konusu ilke ve prensipler, basın-yayın hayatında çalışan gazetecilerin kendi aralarında uymayı kabul ettikleri bir nevi centilmenlik anlaşması olarak da görülebilir. "Basın Ahlak Esasları ise 14 Şubat 1952’de Uluslararası Basın Enstitüsü'nün ilkeleri Türkiye için de geçerli sayılması üzerine. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesidir.

*Gazetecilik mesleği, kişisel yarar için ve kamu zararına kullanılamaz.

*Ahlaka aykırı ve müstehcen yayın yapılamaz.

*Şeref ve haysiyetlere karşı haksız yayın yapılamaz, kişi ve kurumlar aleyhinde iftirada bulunulamaz.

*Din istismar edilemez.

*Haberler doğruluğuna emin olunmadan yazılamaz.

*Taraf tutan fikirler haber metninde verilemez.

*Yayınlanmamak kaydıyla verilen bilgiler yayınlanamaz.

*Yanlış yayınlar dolayısıyla gönderilen tekzipler en kısa zamanda yayınlanır.

Günümüz itibariyle bütün ahlâk prensiplerini çiğneyerek veya yok sayarak yayın yapan sözde gazeteler ve gazeciler var, ne yazık ki.

İğneyi kendimize batıralım ve soralım; “Medya, medya mıdır?” “Medya’nın asli görevini yapmanın neresinde? Medya kendi kendine sormalı ve buna tatmin edici cevaplar bulabilmelidir.

Medeni ülkelerde medya, toplumun bilgi edinme özgürlüğüne, düşünce ve kanuni ve etik sınırlar içinde ifade özgürlüğüne hizmet etmesi bakımından özel birtakım haklarla donatılmış, işleyişi güvence altına alınmış bir kurum olmalıdır. 

Yasama, yürütme, yargı yanında, kamuoyu adına vazife yapan, denetleme özelliği bulunan -demokrasilerin olmazsa olmazı dördüncü kuvvet olmalıdır. Güçlerin kiralık ve satılık kalemi olmamalıdır. 

Yakın tarihimizde Hitler medyayı etkin bir propaganda aracı olarak kullanması bizlere her zaman en büyük örnek olmuştur. Bu doğrultuda medyanın 4. Güç olduğunu fark eden iktidarlar, kendi ideolojilerini halka benimsetmek amacıyla medyayı ele geçirmeye çalışmışlardır.

Yasama ve yürütme gücünü elinde bulunduran iktidarlar denetleme mekanizması olan medyayı da ele geçirerek yaptığı eylemleri, faaliyetleri meşru kılacak bir zemin oluşturmak istemişlerdir.

Aydınımızda Resmi evrakta sahtecilikten hüküm giymiş ve bir diğeri de hala yargılananın elindeki gücü DENGEsizce kullananların '' Medya'ya'' yansımayan ve yakışmayan yüzlerini ifşası bu mesleği kendinden EMİN bir şekilde yapmaya çalışan meslektaşların sorumluluğundadır. 

'' Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.'' Gazi Müstafa Kemal Atatürk'ün güzel bir sözü ile DENGEsizleri Adaletin terazisi misali DENGEli davranmalarını arzulamak hayal olsa da, uyarmak insani görevimi yapmak ile yükümlüyüm...

Kalın sağlıcakla...