Cumhuriyet Halk Partisi her ortamda ve her koşulda siyasetteki vasıfsızlığa, omurgasızlığa ve iftira kampanyalarına dikkat çeker.

Bu andığımız sıfatları suç sayar ve vuku bulduğunda disiplin mekanizmalarını harekete geçirerek o kişileri partisinden uzaklaştırır.

Düsturdur bu!

Vazgeçilmez kuraldır!

Bozulmaması gereken kaidedir!

Ülkeyi yönetenlere muhalefet ederken de kendi içinde siyaset icra ederken de bunları uygular. 

İlkelidir çünkü!

Doğrudan ve dürüst siyasetten yanadır!

Bunu öğütler hep!

Şimdi diyeceksiniz ki neden bunları hatırlattın. Bunlar siyasetin olmazsa olmazları değil mi?

Anlatayım müsaadenizle…

Kuşadası eski Belediye Başkanı Sayın Özer Kayalı, önümüzdeki yerel seçimler için partisinden aday adayı oldu. Olabilir. Olmalıdır.

Her vatandaş gibi demokratik hakkını kullanmıştır.

Lakin, aynı Kayalı gelen anketler ve kanaatler ışığında aday olamayacağını anlayınca, nedense olmaza saptı. Sosyal medya hesabından;

“Saygıdeğer hemşehrilerim; Pes etmek,  panik yapmak yok. Hep birlikte ya yeni bir yol bulacağız ya da yeni bir yol açacağız. Saygılarımla.”

Diyerek bir garip çağrıya imza attı.

Partisini tehdit etti!

“Beni aday yapmazsanız bir başka yola yani harekete kalkışırım mesajını verdi.”

Tuhaf olansa bu çağrının başka bir anlama gelmediği gün gibi açıkken mesajının çarpıtıldığını, hukuka gideceğini söyledi. 

Tabii ki hakkıdır! İstediği yere kadar gidebilir amma…

Partisini böyle zamanlarda tehdit eden bu cümlenin anlamını tüm kamuoyu gerçeği ile anladı. Onları ikna edemedi.

Sadece bununla kalsa iyiydi.

Üstüne bir de uzun süredir sessiz kalan ve sosyal medyadan herkese, başta CHP ve CHP’li başkanlara çamur atması, iftiraları ile bilinen bir sahte hesap, yani trol birden hortladı ve onun paylaşımını paylaştı.

Düşünsenize aylardır sessiz olan bir sahte kişilik nasıl olur da sahaya döner dönmez Özer Kayalı’yı paylaşır. Olsa olsa kendisidir bu dedi kamuoyu…

Şimdi partisini tehdit ettiği iddialarının yanında bir de bu sosyal medyada itibar suikasti yapması ile meşhur hesabın kendisine ait olmadığını ispat ile yükümlü duruma düşüverdi.

Allah aşkına sayın okurlar,

Bir insan kendini neden bu durumlara sokar?

Eski bir belediye başkanı olmanın onuru ile anılmak varken, şimdilerde partisine tehdit savuran, sosyal medyada itibar suikasti yapan trol hesapların sahibi olarak anılmak ne kadar da üzücü değil mi?

Açıkçası ben Özer bey böyle bir şey yapmıştır demem. Diyemem. Ancak, tüm işaretler ona döndüğünden kamuoyundaki algıyı yansıtmak da gazetecilik görevimdir.

Son söz;

Hatasız kul olmaz ama kendi düşen de ağlamaz…

Etme bulma dünyasında, kendim ettim kendim buldum demek de erdemdir.

Saçmalamaya başladım galiba…

İyi de şu yazdıklarımı yaşarken kafa kalır mı insanda!

Sözlerle ata sözleri karışır tabii ki...

Hepsini bir bir yaşattı bize mübarek!

Meramımı anlatabildim mi bilmeme ama

En azından Özer Kayalı’dan daha inandırıcı olduğuma eminim dostlar.

Kalın Sağlıcakla...